Mustafa ALAGÖZ
Tarih sürecinin dönüşüm noktaları konusunda kesin tarihi rakam verilemez. Ancak belirli bir yıl ölçü almak belirleme yapmak için kolaylık sağlar.
Bu bağlamda 1980 yılını baz alarak şunu söyleyebiliriz: bireyin kendi bireyselliğini keşf ve inşa etme sürecinin başladığı dönemi simgeler. Artık aidiyetler dönemi aşılmıştır. İnsan kendi anlamını kendi oluşturacak. Varlığını ait olduğu din, ideoloji, milliyetçilik, etnik köken, gelenek, … gibi dışsal ve organize dünyaların koruması ve gücüyle yapamıyor. Çünkü tarihsel durum bunu aşmıştır. Bireyin kendi yetenekleri, sorgulamaları, görev üstlenmeleri kendisinin özgür seçimiyle olmak gibi tarihsel bir dönemi yaşıyoruz.
Toplum-birey diyalektiği buna rağmen sürecin yani bireyin kendi bireyselliğini inşa etme sorumluluğunda da hükmünü sürdürecektir. “birey kendi tarihini kendi yapacaktır, ama hazır buluğu koşullara.”
İnsana dışarıdan eğitimle meslek, dil, farklı konularda uzmanlık öğretilebilir. Bunlar bireyin başka insanlarla, zorunlu toplumsal ilişki alanlarında kullanacağı zorunlu işlevleri ve görevleri dünyasına aittirler. Kısaca geçim sorunu için kaçınamayacağı, yaşam alanları, dışsal dünyası.
Fakat içsel dünya için böyle hazır dış güçler yoktur. Bu dünya hiç kimsenin yapılandıramayacağı, kendimizin de istesek bile kimseye havale edemeyeceğimiz, hiçbir dışsal otoritenin karışamayacağı gizemli bir dünya. Üstelik bize en yakın, “benim”, “kendimim” diyebileceğimiz biricikliğimizin sonsuz kaynağı: Vicdanın, ahlakın, hırsların, anlayış ve öfkelerin, hak bilincinin ve nankörlüğün, sahiciliğin ve sahteliğin sevginin ve duyarsızlığın… vd. birer yaşam enerjisi olarak içimizde devinen dünyamız. İnsan olmaklığımız ve insani doyum ve anlamı bulacağımız bir evren. Bu evrende hangi yıldızların parlatılacağı ya da kara ve karmaşık bulutların devineceğini belirlemek mutlak olarak bireyin kendisine bağlı, İçe dönüp kendiyle yüzleşme cesaret ve gayretine.
Tarot kağıtlarında, kahve fallarında, binlerce ışık yılı uzaklıktaki yıldızların daha doğma anımızda karakterimizi nasıl belirlediği sanıları hep “anlamımız nedir”?, “ben kimim”? arayışının ürünleri değil mi? Birey kendi varlığının anlamının sorumluluğunu üstlenmedikçe kendine böyle kaynaklar buluyor. Son yıllarda yenileri eklendi, çok sayıda “….yaşam koçluğu” çeşnisiyle.
"Görünenin Ötesi" Kitabinin teknik bilgileri
Yazan : | Mustafa ALAGÖZ |
---|---|
Türü : | Felsefe |
Sayfa Sayısı : | 111 |
Dosya Türü : | |
Dosya Boyut : | 1,191Kb |