004

Saba ÖYMEN

Adapazarı’nda doğdum. Babam, annem ve kız kardeşimle birlikte yaşadığımız Adapazarı anılarımda mutlu bir kent.

İlkokul yıllarındayken sonunu sevmediğim bir çocuk öyküsüne yeni bir son hayal ettiğimi, sonra da oturup yazdığımı anımsıyorum. Yazmaya başlayışım sanırım böyle oldu. Bazen de bir öykü bitmesin, sürsün istiyor, kalemi kâğıdı alıp devamını yazıyordum. “Neden?” sorusunun yanıtını tam olarak bilemiyorum. Evimiz kitap okunan bir evdi; okumaya düşkün bir çocuktum, yazmak için duyduğum itkinin nedeni bu olmalı.

Ortaokulda ve lisenin ilk yıllarında kimi kısa, kimi daha uzun öyküler yazdım. Sonra gençliğin getirdiği “havalarda uçma” ile yazma serüvenim kesintiye uğradı. Yine de uğraşmayı en çok istediğim şey edebiyat olmalıydı ki, liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başladım. Büyük bir hevesle başladıysam da yalnızca birkaç ay devam edebildim. 1980 öncesiydi. Koridorlarda her gün çatışma, haberlerde her gün yaralananlar, ölenler, tutuklananlar. Adapazarı’na geri döndüm, endüstri mühendisliği okudum.

Çocukluğumun, ilk gençliğimin kentinden ancak üniversite sonrası yüksek lisans eğitimi için yeniden İstanbul’a giderek çıktım. Benimle hiç ilgisi olmadığını ve anlamsızlığını bilsem de Adapazarı’nın Sait Faik’in de doğduğu yer olmasından tuhaf bir mutluluk duyarım. Bu arada eklemeliyim, Sait Faik’ten başka birkaç ünlü yazarı daha var kentimizin.

İstanbul’daki kısa süreli çalışma yaşamından sonra 1989 yılında eşimle birlikte Sydney’e geldik. Benim için bu gelişin nedeni, daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak değildi. Ekonomik rahatlık arayışı, kentlerdeki kargaşa, hava kirliği, günlük yaşamdaki aksaklıklar türünden şeyler hiçbir zaman benim nedenlerim olmadı. İlk gençlik yıllarımdan itibaren hissettiğim başka ülkelerde yaşamak, başka kültürleri tanımak isteğinin peşinden gidiyordum yalnızca. Kendimi hiçbir zaman ‘göçmen’ gibi hissetmedim. Doğduğu ülkede değil başka bir ülkede yaşayan biriyim. Olabilse, Avustralya dışındaki ülkelerde de bir süre yaşamak isterdim. Elbette bu gerçekçi bir beklenti değil.

Sydney’e yerleştikten bir yıl sonra oğlum doğdu. Sonraki yıllarda çeşitli şirketlerde çalıştım. İş yaşamının ve anneliğin getirdiği yoğunlukla yazmaya ara verdiğim süre boyunca öyküler birikiyordu sanırım. Geride kalanlara özlem, yeni bir ülkede tutunma çabası, annelik, yurda gidiş gelişlerde hissedilenler, yaşananlar, çevremdeki yaşamlar, hepsi bende izlerini bırakıyordu. Yeniden yazmaya başladım. Gazetelerde haber/yorum türü yazılarım, Kitap-lık, Sözcükler, Eşik Cini, Lacivert gibi edebiyat dergilerinde öykülerim, denemelerim ve bir öykü kitabım yayımlandı.

ayorum.com sitesinde çeşitli konularda yazılar yazmayı sürdürüyorum.

- Sitemizdeki Sayısal Kitapları

Yayınlanan Kitapları

Kitabın adı
Tarihi Türü Dili Yayın Evi
Duvardaki O Resim 2010 Öykü Türkçe Artshop Yayıncılık